. : Duyurular :  Elif Şafak resmi web sitesi: http://www.elifsafak.com.tr / Elif Şafak’ın twitter adresi: http://twitter.com/Elif_Safak / Facebook: http://www.facebook.com/Elif.Shafak
    Elif Şafak´la yeni kitabı ´Şemspare´yi konuştuk. Şafak, yeni bir romana başlamanın sancıları içinde sorularımızı yanıtladı. ´Bence bir Türk yazarın hiç ama hiç politikayla ilgilenmemek...Devamı >>

  Elif Şafak´ın mart başında çıkan yeni romanı "Aşk" kısa sürede en çok okunanlar arasındaki yerini aldı. Şafak önceki romanlarında olduğu gibi yine toplumsal kuralların, geleneklerin, gö...Devamı >>



Yazılar
Bencil bir adam sevmek

 

Okumuş yazmış, bir hayli mürekkep yalamış erkekler içinde öyleleri vardır ki, uzaktan bakınca aydınlık bir zekâ feneri gibi görünür ama yaklaşınca bambaşka bir adama dönüşürler. Takdirle dinleriz onları; ağızlarından bal, kalemlerinden bilgi damlar. Konuşkan ve nüktedandırlar. İlgiden, iltifattan ve en çok da kendilerine soru sorulmasından hoşlanırlar. Bol bol anlatırlar. Israrla doğruların altını çizer, habire eleştirilerde bulunur, berrak bir zihin ve özgür bir mizaç abidesi olarak yükselirler toplumda. Her meselede yapacak bir yorumları vardır. Analitik düşünür, akılcı çözümlemeler sunar, kitaplardan alıntılar yapar, nadir dehalar olarak dolaşırlar aramızda. Herkes yararlanır onların ışığından. Herkes dediysem, onlara en yakın olanlar hariç. Yani sevgilileri ya da eşleri hariç.


Fener kendi dibini aydınlatamaz. Işığını hep uzaklara yollar, kendinden fersah fersah öteye. Fenere yaklaştıkça ışık yerini gölgelere bırakır, aydınlık karanlığa evrilir. Bir de bakmışsınız ki kamusal alanda son derece açık fikirli, kendine güvenen, esprili ve hoşsohbet olan adamlar özel hayatlarında yüz seksen derece tersi olabiliyor. Kapalı, katı, tedirgin, şüpheci ve aksi... Toplum içinde ne kadar iddialı ve aydınlıksalar, evlerinin mahremiyetinde o kadar suskun, kapalı ve gölgeli... Bu yüzden en iyisi uzaktan tanımaktır böylelerini. Bu yüzden bir kadının yapabileceği en büyük hata bir Fener Deha Adam´a aşık olmaktır. Hikâyenin bundan sonrası kaçınılmaz olarak hüsran, hüsran, hüsrandır.


18. yüzyılda Fransa´da yaşayan ve geçinebilmek için terzilik ve çamaşırcılık yapan Therese Levasseur işte bu kadınlardan biriydi. İmkânsız bir adamı sevdi. Yüreğini billur bir topaç yapıp ona teslim etti. Ve topacın her dönüşünde içi burkuldu, acı çekti. Hem de bir değil, iki değil, tam otuz üç sene boyunca... Therese nam bu kadın, Jean-Jacques Rousseau´nun mutsuz sevgilisi, daimi ötekisiydi. Tam anlamıyla "Öteki" idi Therese. Çünkü felsefe tarihinin ölümsüz ismi Rousseau ne kadar eğitimli, şehirli, bilgili, kabına sığmaz ise, Therese de o kadar sakin, müşfik, köylü ve cahildi. Kitapların dünyasıyla en ufak bir teması bile yoktu. Rousseau kitap yazar, Therese kitapların tozunu alırdı. İkisinin neden ve nasıl beraber olduğuna kimse akıl sır erdiremedi. Muhtemelen en derin çelişkiyi Rousseau yaşadı. Ne sırtını dönüp terk edebildi Therese´i, ne de onunla yasal bir evlilik yapıp karısını toplum içine çıkarabildi. İlişkileri hep arada kaldı. Sıkışmış bir yerde, eşikte geçen koca bir ömür.


Jean-Jacques Rousseau´nun kişiliğine yakından bakınca bir Fener Deha Adam´ın portresini görürüz. Ünlü filozof 28 Haziran 1712´de Cenevre´de doğdu. Dünyaya gelişinden dokuz gün sonra annesini kaybetti. Bu trajedi hayatına ve kişiliğine damga vuran temel hadise oldu. Annesinin ölümünden hep kendini sorumlu tuttu. Henüz delikanlı iken evden kaçtı ve Cenevre´den ayrıldı. Tutup kendisinden 13 yaş büyük asil bir kadına, bir baronese aşık oldu. "Annecik" diye hitap ettiği bu kadının peşinden epeyce koştuktan sonra durdu, duruldu ve kendini kitaplara adadı. Dönemin en büyük düşünürleri tarafından kaynak kabul edilecek ve hâlâ bugün düşünce hayatına damga vuran eserlerini yazmaya koyuldu. Davetler aldı, konuşmalar yaptı, dersler verdi, derin felsefi tartışmalara girişti...


Günlerden bir gün bir otel odasında Rousseau yazı masasında oturmuş, etrafı kitaplar ve karalanmış notlarla kaplı vaziyette harıl harıl çalışırken kapı çaldı. Odayı toplamak, çamaşırları yıkamak, sökükleri dikmek için genç bir kadın içeri girdi. Ve derin felsefi meseleler hakkında çözümlemeler yapmakla meşgul koca filozof yazmayı bırakıp, kadına bakakaldı. Eğitimi ve bilgiyi her şeyden üstün gördüğünü dile getiren Rousseau, okuma yazma bilmeyen bu kadına oracıkta tutuldu. Bundan böyle Therese´i bir daha bırakamayacak ama onu yasal karısı yapmaya da yanaşmayacaktı. Böyle başladı marazi bir ilişki. Ne evliydiler, ne tam sevgili. Aradan seneler geçip peşpeşe beş çocukları olduktan sonra bile durum değişmedi.


Jean-Jacques Rousseau dünya felsefe tarihinin en çelişkili ismiydi. Her zaman Cenevre vatandaşı olmakla övündü ama fikirlerinden dolayı vatandaşlıktan çıkarılması uzun sürmedi. Akıl ve mantığı baş tacı etse de en nihayetinde hep Romantik hareketin içinde anıldı. Ama belki de en vahim çelişkisi en mahrem olanıydı. İyi bir eş olamadığı gibi baba olmayı da beceremedi. Beş çocuğunu da art arda terk etti. Onları civardaki hastanelere bıraktı. Ve sonra oturup anne babaların nasıl çocuk yetiştirmesi gerektiği hakkında kitaplar yazdı. Hâlâ bir başucu eseri olan Emile böyle kaleme alındı. Avrupa´da herkes Rousseau´nun "ilerici" yapıtlarını, toplumsal nasihatlerini konuşadursun, filozofun kendi çocukları sefalet içinde ve kaderlerine terk edilmiş halde yaşadı.


Söyledikleriyle yaptıkları arasında uçurumlar olan bir adamdı Rousseau. Kamusal alanda başka biriydi, özel hayatında bambaşka. Belki hepimiz gibi parçalanmış kişilikler taşıyordu içinde. Ama mesele şu ki, yazarken ve konuşurken hiç çelişkisi yokmuş gibi davrandı. Her şeyi çözmüş, aşmış bir adam gibi. Nice sonra beyin kanamasından öldü. Bu dünyadan ayrılış sebebinin o çok sevdiği ve önemsediği beyni olması manidardı.


Jean-Jacques Rousseau tipik bir Fener Deha Adam´dı. Yaratıcı, cevval ve dahiydi. Ve pek çok dahi gibi son derece bencildi. Kendi duyguları sözkonusu oldu mu aşırı hassas ve duyarlı, başkaları sözkonusu oldu mu hoyrat ve katıydı. Müthiş bir roman kahramanı, fevkalade bir film karakteriydi. Renkliydi çünkü derinden yaralı ve çelişkiliydi. Ama doğrusu kadınlar için en iyisi onu uzaktan tanımaktı.

31.05.2009

 

İzlenme : 8434
Geri Dönmek İçin Tıklayın
www.elifsafak.com.tr      :                                                         © 2006 - 2024 www.elifsafak.us