. : Duyurular :  Elif Şafak resmi web sitesi: http://www.elifsafak.com.tr / Elif Şafak’ın twitter adresi: http://twitter.com/Elif_Safak / Facebook: http://www.facebook.com/Elif.Shafak
    Elif Şafak´la yeni kitabı ´Şemspare´yi konuştuk. Şafak, yeni bir romana başlamanın sancıları içinde sorularımızı yanıtladı. ´Bence bir Türk yazarın hiç ama hiç politikayla ilgilenmemek...Devamı >>

  Elif Şafak´ın mart başında çıkan yeni romanı "Aşk" kısa sürede en çok okunanlar arasındaki yerini aldı. Şafak önceki romanlarında olduğu gibi yine toplumsal kuralların, geleneklerin, gö...Devamı >>



Yazılar
Bile Bile Lades

... Sahi yanlış adamı sevdirten nedir kadınlara? Hem de hani mangalda kül, toz zerresi bırakmayan, okumuş etmiş, şöyle akıllı böyle aydın açık fikirli kadınlara...

 

 

8 Mart ın gelişiyle beraber Amerika daki popüler kadın dergilerinden pek çoğu her zamankinden daha kapsamlı, eli maşalı yazılara yer vermeye başladı. Bu yazılar arasında dile getirilen isimlerden biri de 20. yüzyılın en önemli kadın düşünürlerinden addedilen Hannah Arendt. Ne yazık ki felsefesi değil şu anda Arendt i gündeme getiren. Felsefesinden ziyade aşk ilişkisi 70 yıl sonra bugün tartışılan. Kendinden yaşça hayli büyük olan, bu çağın en çok iz bırakan ama bir o kadar o izleri karman çorman fikir babalarından Martin Heidegger ile arasındaki ilişki bu kadar ilgi çeken. Ne de olsa, olayın kahramanları meşhur, üstelik ikisi de önemli birer entelektüel ve hikayeleri, yakınlarda Hollywood un ilgi gösterdiği üzere, iyi film malzemesi . Tam da bu ilişki üzerine yazılmadık şey kalmamıştır zannederken kenarda köşede kalan mektuplaşmaları da çıktı piyasaya. Heiddegger in Arendt e yazdığı Bugün seni çaya bekliyoruz notları bile şimdi büyüteç altında.

 

Bilen bilmeyene anlatsın, Hannah Arendt varlıklı bir Yahudi ailenin kızı ve tam bir kitap kurdu. Onaltı yaşına geldiğinde zaten hayli mürekkep yalayıp yutmuş durumda. Derken 1924 senesinde Marburg Üniversitesi ne girer gayet parlak bir öğrenci olarak. Ve orada kendisinden 17 yaş büyük, evli ve de önce gizliden, sonra açıktan açığa NAZİ sempatizanı olan Martin Heidegger ile tanışır. Ve ona aşık olur. Heidegger in Nazilerle flörtü inişli çıkışlı iken, karısı Elfride ondan daha çok adanmıştır Nazilere ve Nazizme. Elfride hasta, hamile kadınların çalışma kamplarına gönderilmesine de ön ayak olur bu kemikleşmiş inancıyla.

 

Peki nasıl olur da Hannah ınki gibi bileylenmiş bir zeka, iş sevdiğinin huylarını, kusurlarını görmeye gelince körleşir. Arendt ve Heidegger bir kenara, beni bu naçizane yazının çerçevesi içinde ilgilendiren bu körlük meselesi. Hani şu bile bile lades ilişkilerimiz. Sahi yanlış adamı sevdirten nedir kadınlara? Hem de hani mangalda değil kül, toz zerresi bırakmayan, okumuş etmiş, şöyle akıllı böyle aydın öyle açık fikirli kadınlara... Hadi sevdik diyelim, hadi ettik bir halt bir zaman bir yerlerde, olur ya, beşer şaşar malum, peki bir de sene be sene o hatada bu kadar ısrar etmemize sebep nedir? Hele hayatın her aşamasında kararsız, kafası karışık hatunlar mesele yanlış-adamı-sevmekte-ısrar a gelince nasıl böylesine sebatkar olabiliyorlar? "Yoktu böyle huyları sonradan oldu", "Evlendikten sonra huyu değişti" sanmam ki geçerli bir açıklama olsun. İpuçları önceden vardır çünkü. Yanımızda, tavuklara darı saçar gibi ipuçlarını saça saça dolaşır. Güzel geçen bir günün içinde bir kabalık, bir hoyratlık illa ki yapar bir eşeklik. Hemen elimizde toz pudra fondöten, ten rengi, bolca güzelce pudralar, kapatırız üzerini. Ne kabalığı? Görmedik, tanık olmadık, geçti gitti bile. Unuttuk. Tek tek tüm ipuçları görmezden gelinir bile bile lades aşklarda, göz yumulur. Durum daha da vahimleşip barizleşince bu sefer bir kulp uydurulur. O da olmadı bir iğreti umut sarar içimizi. Bir sahte bilgelik, bir tehlikeli özgüven. Hıyarlıkları vardır sevdiğimiz yanlış adamın ama nasıl olsa değişecektir. Nasıl mı? Zamanla elbet. Hele bir elimiz değsin. Bile-bile-lades ilişkilerde erkekler gani gani ipuçları saçadursun yanlış, yok öyle küçük harfle değil düpedüz YANLIŞ ADAM! olduklarına dair, kadınlar kendilerine sihirbaz rolleri biçer. Elim değince değiştiriveririm ben onu bir günde.

 

Valla bilen varsa bana da söylesin. Zira benim bildiğim kimsenin değiştiği falan yok. Hatta değişmekten ziyade değişmemekte ayarlı Türk erkeğinin ibresi, nasılsa aynen öyle, kireçlenmiş tortulanmış kalıp kıvamında, değişmek yok kitabında, hele bir kadının eliyle değişmek o kitabın yakınına bile uğramamış. İpuçları ne yöndeyse gidişat da o yönde işte. Benim bildiğim Türk kadınlarında da pek sihirbazlık marifeti yok zaten.

 

Olsun varsın, elimizde aşkın billur çubukları, sallıyoruz habire, müthiş bir gayret ve şevkle. Abrakadabra. Açıl susam açıl, değiş be adam değiş... 1920 lerden bu yana değişmeyen hikaye bu işte.

 

Mart 2004

 

İzlenme : 10669
Geri Dönmek İçin Tıklayın
www.elifsafak.com.tr      :                                                         © 2006 - 2024 www.elifsafak.us